Geçenlerde Paris Sendromu ve Kudüs Sendromuyla ilgili bir yazı okudum. Paris Sendromu, Paris'e büyük beklentilerle gidip de bu beklentileri tamamen karşılanmayan Japonların başına gelen bir psikolojik durumken; Kudüs Sendromu da Kudüs'ü ziyaret giden kişilerin kendilerini kutsal kitaptan bir karakter olarak görme ve pis hissetmeleri gibi belirtilerin görüldüğü bir zihinsel olaymış. (İnternetten daha detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.)
Paris Sendromu ve Kudüs Sendromu gibi artık tıp literatürüne girmesi gerektiğini düşündüğüm bir sendrom da 'Kore Sendromu'.Tanımını da şöyle yapabiliriz; Kore dizi ve filmlerini izleyip de Kore'yi gözünde büyüten Türk Kore hayranlarının Kore'yi gidip de Kore'nin şişirilmiş bir balondan ibaret olduğunu anlaması neticesinde oluşan buhran durumu.
Kore Türkiye'den daha gelişmiş bir ülke. Sanırım bizim bir 5-10 yıl ilerimizdeler. Bunu kabul etmek lazım. Samsung, Kia, LG gibi markalarla teknolojik ve ekonomik üstünlüğünü kanıtlamış bir ülke. Ayrıca çoğu şey de bizdeki gibi Allahlık değil. Her şeyi ince düşünüyorlar, çalışıyorlar, birlikte hareket ediyorlar ve başarıyorlar. Ayrıca Türkiye'ye göre kat be kat güvenli bir ülke. Gece geç saatlere kadar dışarıda kalsanız da kimse sizi kolay kolay rahatsız etmiyor. Yiğidi öldürmeden önce hakkını vereyim.
Gelelim benim Kore'deyken yaşadığım hayal kırıklıklarına.
1. Farklı bakış açısı
Koreli bir arkadaşım Türklerin, Kore'nin 20 yıl öncesinin Korelilerine benzediğini söylemişti. Onlar için biraz fakir ama gururlu gözüküyoruz anlayacağınız. Türkiye'de yardımlaşma halen önemli değerlerden biri. Kore'deyken bana yardımcı olan çok kişi oldu ama çoğu Koreli karşılıksız iyilik yapma taraftarı olmuyor, yardım gördüğünüzde bir şekilde sizden başka bir şey istediklerini rahatça ima edebiliyorlar. Bizde halen "iyilik yap denize at" kültünün olması beni mutlu ediyor.
İkinci olarak, bana göre Kore'de ekonomik gelişme neticesinde duygudan yoksun, sürekli rekabet içinde yetiştirilen, duyarsız ve robotlaşmış bir genç nesil var. Bizde de yeni nesil kimilerine göre pek iç açıcı değil gerçi ya neyse. Kore'deyken bazen Korelilerin her şeyi kurallarla yaptıkları için düşünme ve hissetme yetilerini kaybetmiş olduklarını düşünüyordum. Kural olmasa belki de otobüslerde yaşlılara yer vermeyecekler.
Bunlara ek olarak, Koreliler bizim gibi dışa dönük olduklarını düşünmüyorum. Aslında biz de bazen başkalarının işine çok burnumuzu sokuyoruz ama Kore halkına bakınca çok sessiz ve yorgun olduklarını gördüm ben. Bu onların karakteristik yapılarından kaynaklı bir durum aslında. Boşuna "Sakin sabahlar ülkesi denmemiş" Kore'ye. Sokakta yürürken genel bir sessizlik hakim, yüksek sesle konuşan çocuklar gençler yok. Bizde yolda yürüyen yabancılara bile esnaf laf atıp konuşma başlatıyor neredeyse. Oradaki o sessizlik bize çok garip geliyordu açıkçası. Türkiye'ye gelen yabancılar çok şanslılar çünkü bizimkiler konuşmak için bahane arıyorlar resmen. Kore'deyken Koreliler hep meşgul oldukları ve başkasıyla harcayacak vakitleri olmadığı için Korece pratik yapmamız da çok zor oluyordu.
2. Kore'deki erkekler...
Kore'deki erkeklerin Türk erkeklerine göre kat be kat daha bakımlı olduğu bir gerçek. Kore'de erkek kozmetiği denen bir olgu var. Bizimkiler eşlerinin çantalarını alıp dükkanın kapısında bekleyerek bu işi gurur meselesi haline getiredursunlar Kore'de kozmetik malzemesi satılan dükkanlar da erkeklerin de alışveriş ettiğini görüyorsunuz. Ayrıca Kore'nin moda anlayışında da bahsettiğim üzere Kore'de erkekler pembeli, sarılı kıyafetler giymekten gocunmuyorlar bizdeki gibi. Kore'de erkekleriz tarzı bizimkilerden çok farklı ama benim gibi Kore'de Gong Yoo'yu göreceğim diye büyük beklentiler içinde giderseniz Kore Sendromu'nu tatmaya mahkum olursunuz. Benim bulunduğum Gwangju şehrinde öyle dizilerdeki gibi endamlı ve beyaz tenli erkek yok denecek kadar azdı. Tüm yakışıklı erkekleri oyuncu yapmışlar geriye adam kalmamış dedirtecek cinsten. Yakışıklı erkek hiç yok muydu derseniz tabi ki vardı ama ya yanlarında kız arkadaşları oluyordu ya da Koreliler dış görünüşe aşırı önem veren bir ülke olduğu için ve de o erkeklerin çoğu kendilerinin yakışıklı olduğunun farkında oldukları için bence biraz egoist davranıyorlardı. Bu arada Koreli erkekler yabancı kızlara çok kibar davranıyorlar. Bizim erkekler Rus kızlarına nasıl hayranlıkla bakıyorsa onlar da anlara göre büyük gözlü olan bizleri öyle görüyorlar.
3. Koreli kızlar...
Kore'de kadın olmak da Türkiye'de kadın olmak kadar olmasa da zor. İş yerlerinde aynı işi yapsalar da kadınlara erkeklerden daha az para veriliyor diye duymuştum. Kore'de erkeklerin yakışıklılığı yönünden hayal kırıklığına uğramıştım ama erkeklerin aksine Kore'deki kızlar dizidekilerden çok daha güzeller bence. Tabi makyaj güzelleri. Makyajsız kız görmek neredeyse imkansız. Diyelim ki, iki dakikalığına markete gidecekler makyajları yok diye maske takıp yüzlerini kapatmaya çalışıyorlar. Bu yönüyle Kore'deki kızları çok özgüvensiz gördüm. Dış görünüşleriyle, kilolarıyla kafalarını bozmuşlar. Estetik ameliyatlarına hiç girmiyorum. Bir Avrupalı özgüveni yok Korelilerde. Demin de bahsettiğim gibi yanlarında sevgilileri varken Koreli kızlar kaplan kesiliyorlar, sizin gözünüzün içine baka baka çekiştirip götürüyorlar erkek arkadaşlarını. Bunun Koreli kızların kendilerine fazla güvenlerinin olmamasından ve sizi yabancı olarak erkek arkadaşlarını ellerinden alacakmışsınız gibi düşündüklerinden kaynaklandığını düşünüyorum.
4.Turistik Yerler
Her ülkenin doğal güzelliği veya tarihi güzellikleri var hiç kuşkusuz. Kore'de birçok şehri gezme imkanı buldum. Koreliler reklam yapma konusunda çok başarılılar, birçok turistik yer dizilerle tanınır hale gelmiş bu yüzden nereyi gezseniz bir dizi afişiyle karşılaşıyorsunuz. Bu konuda Korelileri örnek almak gerektiği taraftarıyım. Türkiye'de çoğu gün yüzüne çıkarılmamış güzellikler var. Tarihi eserlerimize sahip çıkmıyoruz, üstlerini karalıyoruz, çöp atıyoruz. Kore'de bazı turistik bölgelerde adım atacak yer bulamıyorduk ama tertemiz kalmıştı. Bu konuda belediyelerin de bizim de daha çok çalışması gerektiğini düşünüyorum.
5. Kore'nin havası
Kore'de yaşamayı düşünenlerin en çok dikkat etmesi gerektiğini düşündüğüm konuların başında Kore'nin havası geliyor. Kore'nin havası yazımda daha detaylı bahsettiğim için çok değinmeyeceğim ama Kore'de çetin kış şartlarını, muson yağmurlarını ve yaz nemini bilmeden Kore'ye giden ben çok zorlanmıştım.Kore'de hayal kırıklığı yaşadığım daha çok şey oldu ama bunlar kendi yaşadıklarım ve çoğu kişiden duyduğum şeylerden derlediğim genel durumlar. Tabi bu "Kore'ye hiç gitmeyin demek değil." Kore'de her milletten insan var ama Türk sayısı onların yanında çok az kalıyor. Sadece Kore'ye değil eğer imkan bulabiliyorsak Avrupa'ya, Amerika'ya Hindistan'a Nepal'e gidip 'Türkiye' ismini duymamış insanlara Türk insanının sıcaklığını götürelim. Ülkemizi sevelim, tarihimizle ve kültürümüzle övünelim ve bu güzel ülkemizin kıymetini bilip daha da güzelleştirelim!
Gelecek Haftaki Yazım: Kore'nin Moda Anlayışı
Yorumlar