KORE MUCİZESİ


Kore'deki 'balli balli' kültürü yazısında da bahsettiğim gibi Koreliler sıkı çalışmayla kafayı bozmuş bir millet. Öğrencilerden tutun, şirket çalışanlarına varana dek herkes bir koşuşturma halinde. Birçok Koreli günlerinin çoğunu dışarıda geçiriyor. Kore dizilerinde de son dönemlerde Korelilerin bu yoğun yaşamı ve stresi konu ediliyor.


Peki Koreliler neden bu kadar çalışıyorlar? Nereye yetişmeye çalışıyor bu Koreliler?

Kore, tarih boyunca Çin ve Japonya'nın etkisi altında kalmış bir ülke. 1910'da Japon sömürgesi olmuş. 1945 yılına kadar Japonya'nın asimilasyonuna maruz kalmış. Bakınız: Kore'deki Japon işgali dönemi. 1945'ten sonra Japonlar çekilince ülkesi tam da bir rahat nefes alacakken iç karışıklıklar neticesinde Kuzey-Güney olarak ikiye bölünüp Amerika ve Rusya'nın piyonu olarak savaştırılmış. 1950'de başlayıp 1953'te biten Kore Savaşı sonucunda ülke tamamen yerle bir olmuş. Ancak yapılan başarılı kalkınma planları, Korelilerin çok sıkı çalışması, Amerika ve Avrupa Birliği'nin Rusya'ya karşı Güney Kore'ye yaptığı yardımlar sonucunda çok kısa sürede kendilerini toparlayıp "Kore Mucizesi"ni gerçekleştirmişler. 1980'lerde ekonomisi epey toparlanan Kore "Seul Olimpiyatları" ile dünyaya adını duyurmuş. Güney Kore halihazırda Kuzey Kore ile savaş durumunda olan bir ülke olmasına rağmen, teknoloji, sanayi alanlarında Amerika ve Japonya'ya parmak sallayan gelişmiş ülke haline gelmiş durumda.


Bunun yanı sıra, Kore yüz ölçümüne oranla nüfusun çok fazla olduğu bir ülke. Bu yüzden Kore'de yaşam şartları zor ve rekabet bir hayli fazla. Şu anda Kore'nin ekonomisi güçlü olduğu halde Korelilerin bu kadar çalışmasının altında yatan sebeplerden biri de bu. Koreliler, Kore'deki yaşamanın zorluğu, iş ve okul yaşamının stresinden dolayı başka ülkelerde yaşamak istiyorlar. Bu yüzden Kanada, Amerika ve Avustralya gibi birçok yerde yaşayan Koreli göçmen sayısı fazla. Kore'deki intihar oranının fazla olmasının altında yatan sebep de Korelilerin çok mükemmeliyetçi olması ve yoğun çalışmanın insanları depresyona itmesi.


Kore son zamanlarda gelişen sanayisi ile birçok ülkeden göç alan ülke konumuna gelmiş. Bakınız Kore'de çokkültürlülük. Ancak Kore'nin ani zenginleşmesi Korelileri biraz 'sonradan görme' ve küstah yapmış. Koreliler, Türkiye başta olmak üzere birçok gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkeyi küçük görüyorlar. Bakınız Kore'de Türk olmak ve Kore'de Müslüman olmak. Bunun yanında vize ve kur problemi yaşamayan Korelilerin turist olarak gitmediği yer yok. Turlarla sadece komşu ülkeleri değil, uzak demeden Avrupa'daki birçok ülkeyi de fellik fellik geziyorlar.


Önceki yazılarımda da bolca bahsettiğim gibi Kore mükemmel bir ülke değil. Birçok toplumsal ve siyasi problemi var. Ancak Koreliler kendilerine Amerika ve Japonya gibi gelişmiş ülkeleri örnek alıp başlarına ne gelirse gelsin yılmadan, usanmadan çalışıyorlar. Kore'de her şeyin bir sistemi var ve hiçbir aksaklıkla karşılaşmadan pratik biçimde işinizi hallediyorsunuz.



Koreliler ürettikleri teknolojiyi de en iyi şekilde kullanmayı biliyorlar. Marketlere gittiğinizde para bozdurma makineleri, lokantalarında otomatik sipariş makineleri, kafelerinde de elektronik çağrı cihazı kullanıyorlar.  Yine metroda ya da terminallerde otomatik bilet alma makinelerinin çok yaygın olduğunu görüyorsunuz. Bakınız: Kore şehirlerarası otobüsleri. Kore'de tembelliğe, yavaşlığa veya hataya yer yok. Bankalarda vs. işinizi fazla beklemeden hallediyorsunuz. Şehirlerin altyapıları çok iyi. Kore'de yazın haziran-temmuz aylarında 2 ay boyunca muson yağışları yağıyor ama biri de çıkıp "Bizim evi su bastı." demiyor.


Bunun yanında Koreliler yerli malı yapmaya çok önem veriyorlar. Türkiye'ye gelen Korelilerin en çok şaşırdığı konulardan biri Türkiye'de yerli araba bulunmaması. Koreliler her markanın kendi ülkelerinde kullanabildikleri ikamesini yapıyorlar. Starbucks ve Burger King Kore'de bizdeki kadar yaygın değil. Algida yerine kendi markalarını kullanıyorlar. Iphone'a karşı Samsung ve LG, Google'a karşı Naver, Whatsapp ve Line'a karşı Kakaotalk, Honda'ya karşı Hyundai ve Kia gibi markalarla dünya devleriyle yarışıyorlar. Denizcilik alanında eskiden en büyük rakipleri Japonya birinciyken, şimdi kendileri birinciliği kapmış durumdalar.



Dışa bağımlı olmayan güçlü ekonomilerinin yanında, K-pop ve Kore dizileri, filmleri aracılığıyla da bolca ülke tanıtımını yapıp ülkesine turist çeken ve gelişmemiş, gelişmekte olan ülkelere gidip fabrikalar kurup yatırım yapma fırsatını kaçırmayan Korelilere helal olsun, bundan sonra Korelileri tutabilene de aşk olsun!

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Bu bloğa bayıldım lütfen yazmaya devam edin severek takip ediyorum
şimal yıldızı dedi ki…
Çok teşekkür ederim :)