KORE'NİN KARANLIK YÜZÜ : KORE'DE KABULLENİLEMEYEN ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK


Yaşadığımız 21. yüzyıl 'göç çağı' olarak nitelendirilmekte. BM raporlarına göre; beyin göçü, savaşlar, öğrenci hareketliliği gibi sebeplerle dünya nüfusunun  yaklaşık %3ü 'göçmen' sınıfında yer alıyor. (Her 30 kişiden biri göçmen.) Türkiye de 'dünyadaki bütün yetimlerin anası' rolünde olduğundan, bu göç dalgasından fazlasıyla nasibini alan ülkelerden biri. Türkiye'ye çoğunlukla  Arap ve Afrika veya gelişmemiş Müslüman coğrafyalarındaki savaş, yoksulluk gibi sebeplerle geliyorlar. En çok Suriyeli kabul eden ülke de Türkiye. (yaklaşık 4 milyon.)

ÇOKKÜLTÜRLÜLÜĞÜN BAŞLANGIÇ DÖNEMİNDEKİ KORE

Bir ülkeyi 'çokkültürlü  bir ülke' olarak niteleyebilmek için nüfusunun % 5'inden  (bazı kaynaklara göre de 10'u) fazla yabancı sayısına sahip olması gerekiyor.  Yüzyıllarca kendisini dışarıya kapatmış olan Kore'de son 15 yılda yabancı nüfusu 4 kat artmış. 2017 yılı verilerine göre, nüfusun yaklaşık %3,4'ünü yabancılar oluştururken, 2020 yılı sonrasında bu oranın % 5'in  üstüne çıkacağı tahmin ediliyor. Kore, çok kültürlü bir ülke olma yolunda hızlı adımlarla ileriliyor. Gerçekten de Seul ve Busan gibi büyük şehirlerde çok fazla yabancıya rastlıyorsunuz. Hatta bu televizyon programlarına bile yansımış. Yabancılarla evlenen ünlülerin hayatlarını anlatan programlar yapılıyor. Yine yabancıların oldu şarkı grupları var. Sanırım Kore'nin bizden farkı, gelişmiş ülkelerden de insan çekebilmesi. Yani İtalyan, Amerikalı biri kalkıp Kore'de çalışmayı düşünebiliyor. Benim değişim öğrencisi olarak bulunduğum Chonnam Devlet Üniversitesi'nde de Almanya, Fransa gibi birçok gelişmiş ülkeden öğrenci vardı.


Aynı zamanda Kore, yurtdışına en çok öğrenci gönderen ülkelerden biri. Üniversite gençleriyle konuştuğunuzda, birçoğu değişim programları ya da kendi imkanlarıyla Kanada, ABD, Avustralya, Avrupa ülkelerine gittiklerini söylüyorlar.  Bizler, kur ve vize problemleriyle boğuşup dibimizdeki Balkan ülkelerine bile gidemezken, Koreli gençler, aileleri veya arkadaşlarıyla en az bir kez yurt dışına çıkmış oluyorlar. Hatta liseli öğrenciler Japonya, Filipinler, Çin gibi Kore'ye nispeten daha yakın ülkelere geziler düzenliyorlar.


KORE'DEKİ GÖÇMENLER


Kore'deki göçmenlerin bir kısmını Kuzey Koreliler, bir kısmını yabancı işçiler, bir kısmını Korelilerle evlenen yabancılar, bir kısmını da Kore'ye okumaya giden öğrenciler oluşturuyor. Kore'deki bu yoğun göç hareketi iki dalga halinde gerçekleşmiş. İlk dalga, 1980'lerde Kore'nin sanayileşmesi sonucunda  işçi olarak Güneydoğu Asya ülkerlerinden gidenler, ikinci dalga ise 1988 Seul Olimpiyatları ile Kore'nin kendisini dünyaya açması,  2000'li yıllardan sonra Kore'nin ekonomik olarak atağa geçip refah seviyesini arttırması ve K-pop ve Kore dizileriyle bolca reklam yapması sonucunda dünyanın birçok yerinden Kore'ye çalışma veya okumaya gidenlerce gerçekleşmiş.


ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK SANCILARI

Günümüzde, gelişmiş birçok ülkede olduğu gibi, Kore'de de yaşanan yoğun göç hareketi bir takım sorunlara neden oluyor. Kendilerini 'tek ulus' olarak nitelendiren Koreliler, her ne kadar yabancılara karşı kibar görünseler de toplumdaki çeşitliliğe önyargılılar ve yabancıları kabullenemiyorlar. Kore hükumeti de yabancı halklarla uyum içinde yaşamaya yönelik politikalar yapmaya başlamış.

Kore Meclisi'ne yakın zamanda Filipinler asıllı bir kadın siyasetçi (Jasmine Lee) katıldı ve internette arattırdığınız zaman, sırf etnik sebepten ötürü, "Kore'nin en nefret edilen kadını" başlığını görüyorsunuz. Jasmine Lee, yaptığı röportajlarda Kore'nin 10 yıl içerisinde çok kültürlü bir ülke olacağını, ancak Korelilerin bunu sadece beyinlerinde kabul edip gönüllerinde kabul etmediklerinden bahsediyor.  (Bir yerlerden tanıdık geldi değil mi?  Almanların başta ekonomilerini geliştirmek için Türkleri işçi olarak köpekler gibi çalıştırıp sonra ekonomisi iyileşince "pis Türk" denmesi gibi.)

Kore Edebiyatı'nda bile, bu göçmen işçiler ve kadınlara karşı ayrımcılık göze çarpıyor. Koreli sanatçılar, göçmenlerin, toplumun kültürel, siyasi, ekonomik değerlerine zarar verdiğini eserlerinde savunuyorlar.

Kore'de işçiler, Korelilerin çalışmayı tercih etmedikleri pis ve tehlikeli işlerde çalıştırılıyorlar, birçoğu gelişmemiş ülkelerden gittiği için Kore'nin toplumsal endişeler taşıması normal geliyor bana. Kore'nin her semti pırıl pırılken İtevon gibi yabancıların ağırlıkta olduğu semtlerin sokaklarından kir akıyor.


KORELİLERİN YABANCILARA KARŞI TUTUMLARI

Koreliler gerçekten de çok kibarlar. (yol vs. sorduğunuzda çok yardımsever olabiliyorlar) Ancak Kore'de bir yabancı olarak yaşamak sanıldığı kadar kolay değil. Kore'de bir yabancının uzun süre yaşayabilmesi biraz zor. Zaten Kore'de işsizlik en büyük sorunlardan bir tanesi, öğrenciler iş bulmak için yoğun rekabet halindeler. Bu yüzden de bir de sizin ülkelerine gidip kalabalık yapmanızı istemiyorlar anlayacağınız.



KORE'DE SİYAHİ OLMAK

Kore'de yaşayan siyahi biri de , Koreliler'in normalde çok kibar insanlar olduğundan ancak toplu taşıma gibi yerlerde zorbalıklarla karşılaşıldığından bahsediyor. Benim de bir zenci arkadaşım metroda yanına kimsenin oturmadığından bahsetmişti. (Kore'de yabancı olmak zor, zenci olmak daha da zor.) Koreliler için, Amerikalı, Fransız bir siyahiyle Afrikalı bir siyahi farkından bahsetmeme hiç gerek yok sanırım.


KORE'DEKİ AMERİKAN HAYRANLIĞI

Korelilerde biraz "sonradan görme"lik var. Ekonomilerini bir anda çok sıkı çalışmayla iyileştirip birden zenginleştikleri için kendilerinden fakir olan ülkeleri aşağılama hakkını kendilerinde buluyorlar.  Ayrıca Koreliler de yoğun bir Amerika hayranlığı var. (Amerika'nın 51. Eyaleti deniliyor.) Eğer Amerikalı veya gelişmiş bir ülkeden değilseniz ikinci sınıf insan muamelesi görüyorsunuz.
Hele İngilizce konuşamıyorsanız Koreli arkadaş edinmek konusunda pek şansınız olmuyor. Koreli gençler çıkarlarına göre hareket ettikleri için siz Korece konuşsanız bile, sizden öğrenebilecekleri bir şey olmayınca arkadaşlık bile kurmuyorlar.

Ayrıca bakınız:
KORE'DE TÜRK OLMAK
KORE'DE MÜSLÜMAN OLMAK























Yorumlar