Üstelik bu sadece sinema sektöründe olsa yine iyi. Neredeyse her alanda Türkiye'ye karşı bir karalama kampanyası var. Batı medyası hiçbir zaman Türkiye'nin lehine haber yapmadı, yapmıyor da. Bu bilinçli bir algı operasyonudur, hiç kuşkusuz.
Hadi Batı'yı anladık, onlarla geçmişten gelen bir husumetimiz var. Beni asıl üzen nokta, Kore, Japonya gibi Uzak Doğu ülkelerinin de batının dünyaya servis ettiği bu haberleri kendilerine referans olarak almaları ve Türkiye'yi bu kötü imajla tanıyor olmaları. Abnormal Summit programında bazı konularda Enes'e karşı takındıkları sert tavır da bunun kanıtı bence. Burada bize çok büyük görevler düştüğünü düşünüyorum ben. Ülkemizi daha iyi biçimde tanıtmak için çok çok çalışmamız lazım.
"Ertuğrul 1890" filmine de bu sebeplerden ötürü, çok büyük beklentilerim olmadan, her an Türkiye'ye ve Türklere hakaret edecekler düşüncesiyle izlemeye başladım. Ancak Türkiye ismi ve cisminin geçtiği her sahneyi alkışlayarak izledim. Filmi bitirdiğimde mehter marşı çalıyordu kulaklarımda.
Filmde hem Japon, hem de Türk oyunculara yer verilmiş. Hem Ertuğrul Fırkateyni'nin hikayesi, hem de İran-Irak Savaşı öncesi Japonların Türkiye'ye getirilmesi konusu işlenmiş.
Bu Japonlar da hiçbir şeyi unutmuyorlar. Japonlarla ta o zamanlardan gönül bağı kurmuşuz. Ve böyle bir film yapılması da ne kadar vefalı olduklarının bir göstergesi.
Her iki ülke gelenekleri de iyi yansıtılmaya çalışılarak güzel bir film ortaya çıkmış. Eksik bulduğum bilgisayar efektleri ve ufak ayrıntılar dışında anlamlı ve hoş bir filmdi.
Filmde kısaca anlatılan Japonya'ya gönderilmiş Ertuğrul Fırkateyni'nin hikayesi bu filmde gösterilenden çok daha dramatiktir aslında.
Bu hikayenin anlatıldığı Kuzey Yıldızı belgeseline bir göz atmanızı tavsiye ederim.
Bu tip filmler ülkeler arası ilişkilerin gelişmesi için büyük öneme sahip. Umarım bu tip filmlerin devamı gelir.
Yoksa siz hala Ertuğrul 1890'ı izlemediniz mi?
Yorumlar