KORE DİZİSİ DESCENDANTS OF THE SUN
KBS2 kanalında genelde bu kadar yüksek reyting oranlarına sahip çok fazla dizi bulunmadığından, kanal için de bunun ayrı bir önemi var. Bence dizinin bu başarısında bu dönem diziyle yarışabilecek kalitede başka bir dizinin olmaması da etkili oldu.
Diziyle aynı saatlerde MBC'de Song Joong Ki'nin Nice Guy'daki partneri Moon Chae Won'un oynadığı "Goodbye Mr. Black" ve SBS'de ise, Song Hye Kyo'nun Full House'daki partneri Rain'in, (Song Hye Kyo'nun eski sevgilisi Lee Byung Hun'un karısı) Lee Min Jung ile oynadığı "Please Come Back, Mister"ın yayınlaması da çok manidar geldi bana. Eski partnerden rakip olmaz ey Kore!
Dizinin başarısında daha önceden Secret Garden, A Gentlemans Dignity ve The Heirs gibi mükemmel dizilere imza atmış olan senarist Kim Eun Sook'un da büyük etkisi var. Her ne kadar senaryo, başka bir yazar tarafından yazılmış ödüllü bir hikayeden esinlenilerek oluşturulsa da dizideki renkli diyaloglar ve yaşanan alengirli olaylar diziye bağlanma sebebi. Ben zaten bu senaristin tarzını çok beğeniyorum. Genellikle oluşturduğu karakterler hazır cevap kişiler oluyor ve her bir karakter de konuşurken zekice espriler ve kelime oyunları yaparak izleyiciyi eğlendiriyor. Ayrıca senarist dizilerde tek bir çiftle asla yetinmiyor. Seyircinin ilgisini çeken birden fazla çift oluyor.
Dizi basitçe, vatanı için çalışma aşkıyla yanıp tutuşan bir asker olan Yoo Shi Jin yani Song Joong Ki ile zamanının çoğunu hastanede hastaları tedavi etmek için geçirip, tıp alanında ününü artırmaya çalışan bir doktor olan Kang Mo Yeon yani Song Hye Kyo arasındaki ilişkiyi konu alıyor.
Song Joong Ki'nin askerlik dönüşü böyle bir diziyle izleyici karşısına çıkması, izleyicide bir gerçek algısı oluşturdu bence. O bebeksi yüzüyle kimse otuz birinde demez ama asker rolüne göre vücudu çok çelimsiz göründü bana, yüzü kaşık kadar kalmış adamcağızın. Song Hye Kyo da benim çok güzel bulduğum oyuncular arasında. Çok olgun ve sevimli görünen bir yüzü var.
İkinci çiftin hikayesi, birinci çifte göre daha merak uyandırıyor. Askeri doktor olan kızının, yüzbaşıyla görüşmesine razı olmayan komutan babaya rağmen bir dargın bir barışık ilişkilerini sürdürmeye çalışan hırçın çift.
Burada hırçın doktor-asker kızımızı, önceden The Heirs, Gap Dong gibi dizlerde oynadığı rollerle kalbimi fetheden Kim Ji Won oynuyor. Ve bu kızın yüzbaşı yavuklusu rolünde ise, gerçek hayatta iki çocuk babası olan Jin Goo yer alıyor. Jin Goo'nun o kaslı ve fazlasıyla erkeksi vücuduyla tam bir asker imajı vardı.
Dizideki diğer karakterler de çok başarılıydı. Orta yaşlı doktor- hemşire çift çok komikti. Kötü adam Agus'un o etkileyici sesiyle İngilizce konuşmasına hayran kaldım. Ayrıca dizide Yoo Ah In, Lee Kwang Soo, Lee Jong Hyuk gibi ünlü isimler de konuk oyuncu olarak boy gösterdiler.
Diziye bayılanlar da var, şişme balon diyenler de. Her şeyden önce diziye emek verildiği çok belliydi. Popüler oyunculara, dizi müziklerine, gösterişli mekanlara bakınca dizi için epey kafa yorulduğu anlaşılıyor zaten. Ki dizinin çekimi için harcanan rakamlar da bunu gösterir cinsten.
Diğer yandan, dizinin eleştirilmesini haklı çıkaracak noktalar da yok değildi. Uruk denen bölge ve Kore askerinin orada bulunuş nedeni hakkında daha detaylı bilgi verilebilirdi. Her bölümü canlı bir tempoda tutmak için deprem, yanardağ patlaması, karantinaya alınma gibi gerçekleşme ihtimali az olan bazı olayların gösterilmesi de izleyenler için dizinin fazlasıyla hayal ürünü olduğu düşüncesini oluşturdu. Şöyle de bir gerçek var; Kore kimsenin inanmayacağı bir olayı bile dizilerinde öyle bir işliyor ki, izleyici o olayın saçma olduğunu bile bile ayıla bayıla izlemeye devam ediyor. Bu da Kore'nin büyüsü işte.
Dizinin tamamını beğenip finalin etkileyici olmadığı yönünde eleştiri yapanlar da oldu. Bildiğim kadarıyla final sahnesi için senaryoda değişikliğe gidilmiş. Bana final bölümü sanki biraz aceleye getirilmiş gibi geldi. Muhtemelen daha dramatik bir son yazılsaydı I Sorry, I Love You gibi efsane bir dizi olarak anılacaktı. Ama bir diziyi unutulmaz kılmak için illa da son bölümde zırıl zırıl ağlamak gerekmiyor ya.
Dizide Kore Marşı'na saygı göstermeleri, Yoo Shi Jin'in ve diğer askerlerin vatanseverlikle ilgili yaptığı konuşmalar, son bölümlerde Kuzey-Güney dostluğuna yapılan vurgu da Kore halkının ülkelerine bağlılığını arttırmaya yönelikti. Bu dizinin biz Türk hayranlarınca sevilmesinin bir nedeni de buydu bence. Dizide anlatılan Kore askerinin tutumuyla Türk askerinin tipik özellikleri uyuşuyordu. Diziyi izlerken kendimizi gördüm, bizi anlatıyorlarmış hissine kapıldım adeta.
Ve sormadan edemiyorum neden bir Allah'ın kulu çıkmıyor da, bizim askerimizi, polisimizi, devletimizi, milletimizi yücelten diziler yapmıyor? Hiçbir şey yapmayıp sadece şehit ailelerin hikayelerini bile dinleseler neler neler çıkar ortaya. Kore'de bu tip olaylar yaşanmadığı halde, Koreliler hayal güçlerini kullanıp böyle etkileyici diziler yapmışken, bizim televizyoncuların saçma sapan programlarla insanları oyalamasının arkasında büyük bir art niyet arıyorum ben!
Benim için, bu dizi şimdiye kadar izlediğim diziler arasında en mükemmeliydi diyemeyeceğim ama içimden keşke dünyada böyle hayal gibi erkekler olsa diye geçirdiğim bir diziydi. Çevirmenlerimiz bile bu kötü gidişatın farkına varıp duruma müdahale etmekte yarar gördüler.
Song Joong Ki'nin inşallah dediği sahne için tık tık :)
Dizi müzikleri için tık tık :)
Kore bu kadar başarılı olan bu diziyi her zamanki gibi ülkesini tanıtmak için bir reklam aracı olarak kullanmasını bildi. Dizi, Japon kanallara satıldı. Kore Devlet Başkanı Park Geun Hye, Song Joong Ki ile dizinin ülke turizmine etkisi üzerine görüşme yaptı. Başka ülkelerin devlet başkanları bile Song Joong Ki ile görüşme isteklerini dile getirdiler.
Çinli yaşlı bir çift de evlilik yıl dönümleri için bu fotoğrafları çektirmişler, çok tatlılar ya...
Yoksa siz hala Descendants Of The Sun'ı izlemediniz mi? :)
Yorumlar
Bu diziyi izleyeli o kadar uzun zaman oldu ki ne yazdığımı bile hatırlamıyordum inanın. Bu yüzden tekrar okudum. Ayrıca bu dizi benim de çok beğendiğim bir dizi aslında bu yüzden o kadar sert eleştirmediğimi düşünmüyorum ama öyle de olabilir emin değilim. Kore ile ilgili yazdığım bazı yazılarımı tekrardan okuduğumda bunu ben mi yazmışım deyip değiştirdiğim de çok oluyor. Ancak bunu değiştirmem için herhalde diziyi tekrardan izlemem falan lazım. Çünkü diziye dair sadece müzikler aklımda.
Benim en sevdiğim Kore dizisi Düşlerimin Prensi dizisi bu arada. Onunla ilgili de bir yazım vardı. İzlemediyseniz tavsiye ederim. Ancak o da bundan neredeyse 13 yıl önce izlediğim ilk Kore dizisi olduğu için o duygularla beğendiğim bir diziydi. Muhtemelen şimdi izlemiş olsaydım o kadar beğenmeyecektim.
Demem o ki, diziyi izlerkenki ruh haliniz, yaşınız ve cinsiyetiniz vs. birçok şey dizi hakkında eleştiri yapmanıza neden olabiliyor. Bu yazı da diziyi izledikten hemen sonra heyecanla yazdığım karalamalar esasında. Yani bu kadar çok takılmayın.) Diğer yazılara da yorumlarınızı beklerim.